Bildiriler
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı’ya baktığımızda “Bir kadın bakan daha” değil, “Bu milletin a.. koyacağız” diyen Cengiz Holding patronuyla kol kola bir gerici görüyoruz.
Hüda Kaya’ya baktığımızda, kadınların mücadelesinde kol kola girebileceği bir dost değil, kadın özgürlüğünü kendi dini referanslarıyla tanımlayan bir gerici görüyoruz.
Biz Sema Ramazanoğlu’na baktığımızda dayanışma düşü kurulacak bir kadın değil, kul olduğunu defaatle söyleyen bir tebaa görüyoruz.
Kadının kurtuluşu “kullar, köleler” ile değil, yurttaşlık bilincine sahip, özgür ruhlu kadınların mücadelesiyle gelecektir.
Elif Şafak’a baktığımızda bir kadın değil, iktidarın güvenli gölgesinde yıllarca keyif çatmış bir liberal görüyoruz
Komünist Parti "Türkiye Dinsel Kurallarla Yönetilemez" başlıklı bir bildiri yayınlayarak "Yobazlara boyun eğme, geleceğine sahip çık" çağrısında bulundu
Sümeyye Erdoğan’a baktığımızda bir kadın değil, gericiliğin kadınlara karşı işlediği tüm suçlardan sorumlu bir 'diktatör varisi' görüyoruz!
Kadınların kurtuluşu için mücadele, gericiyle, liberalle sulandırılmaya gelmez; emek ve aydınlanmadan yana olan kadınlarla yükselir.
Kalan zat-ı muhteremler, aradan çekilmelidir.
Her geçen gün daha kirli, daha karanlık ve anlaşılmaz hale gelen siyaset kültürüne mahkum değiliz. Başka türlü bir siyaset, halktan yana, aydınlık, dürüst ve ilkeli bir siyaset mümkündür. Bu nedenle Komünist Parti, her zaman titizlikle hayata geçirmeye çalıştığı aşağıdaki ilkeleri, önümüzdeki dönem daha fazla önemseyecek, bu ilkeler ışığında kirli, karanlık ve çürütücü siyasete savaş açacaktır.
Halkımızı bu savaşa ortak olmaya, kirli siyasete tavır almaya, çağırıyoruz. İyiden, güzelden, doğrudan, haklı olandan, aydınlıktan, bilimden, kültürden, emekten yana bir siyaset kültürünün kazanması, kirli ve ilkesiz olanı kovması için elele verelim.
Değerli yoldaşlar,
17. Dünya Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı’na hoş geldiniz. Türkiye’nin Komünist Partisi olarak birçok ülkeden yoldaşımızı İstanbul’da görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Çok zor ve sürekli değişen koşullarda gerçekleştirdiğimiz bu toplantının verimli, güvenli ve dostça geçmesi için elimizden geleni yaptığımızdan emin olabilirsiniz. Yine de yaşanabilecek aksaklıklar için sizlerden peşinen özür dilemekten başka yapabileceğimiz bir şey bulunmuyor.
Çok sık kullandığımız bir kalıpla, “içinden geçtiğimiz zor dönemde…” diyerek başlamak istemiyorum. İşçi sınıfı hareketi için hiçbir dönem kolay olmadı. Kapitalizm bugün olduğu gibi ardı ardına gelen ekonomik ve siyasi krizlerden geçerken doğal olarak işçi sınıfı hareketine saldıracak, emekçilerin yüz yıllar boyu sürdürülen mücadeleler sonucu elde ettiği kazanımları ortadan kaldırmaya çalışacak, emperyalist odaklar arasındaki çelişkiler keskinleşecek, savaş ve faşizm tehdidi artacaktır. Evet, bu tehdit komünistler açısından ek zorluklar anlamına gelir. Yasaklamalar, hatta yasadışı ilan edilmeler, yaygın tutuklamalar, işkenceler, cinayetler… Dünya komünist hareketin tarihinde burjuva sınıfının bu saldırılarına verebileceğimiz sayısız örnek var. Bizzat bizim ülkemizde komünistler onlarca yıl yasadışı konumda mücadeleye zorlandılar. Bugün çok da farklı değil. Kazakistan, Ukrayna, Macaristan, Baltık cumhuriyetlerinde ve başka ülkelerde şiddetle protesto ettiğimiz ve edeceğimiz uygulamaların tek bir anlamı var: Kapitalizmde gerçek bir özgürlükten, demokrasiden söz edemeyiz!