Hep Birlikte Mücadeleye

Türkiyeli ve Suriyeli emekçiler bu ülkede birlikte sömürülecekler.
O halde emperyalizme ve patronlara karşı birlikte mücadele etmeliler.

 

Hep Birlikte Mücadeleye

Kapımızın dibinde, Ortadoğu’da yüzbinlerce insanın öldüğü bir savaş sürecekti ve bu savaşın Türkiye emekçilerine hiçbir etkisi olmayacaktı, öyle mi? Üstelik ülkenin başında, bu savaşın kışkırtıcıları arasında yer alan bir hükümet varken tersi mümkün olabilir miydi?

Sanki kafa kesen şeriatçı çetelere tırlarla hiç silah taşınmamış, sınır giriş çıkışları onlara serbest hale getirilmemiş, yaralanan cihatçılar hastanelerimizde tedavi edilmemiş, sözde komutanlara her türlü ihtiyaçları için beş yıldızlı oteller açılmamış gibi… AKP bu savaşın planlayıcısı ve yürütücüsüdür.

Ülkemize sığınmak zorunda kalan ve artık sayıları 3 milyonu bulmuş Suriyeli göçmenler ise işlenen suçların en büyük mağdurudur.

Şimdi AKP, işlediği suçları onlar üzerinden örtmeye çalışıyor. Suriyeli göçmenlere vatandaşlık, çalışma izni gibi başlıkları lütuf gibi sunmaya kalkıyor, sağa sola insanlık dersi vermeye soyunuyor.
AKP bununla sadece suçunu örtmeyi amaçlamıyor, bir taşla birkaç kuş vurmak istiyor.

Birincisi her sektörde kitlesel ve ucuz Suriyeli işgücü ordusu yaratmak istiyor. Patronlara daha ucuz garson, daha ucuz ütücü, sıvacı, tarım işçisi, daha düşük ücretli kaynakçı, hekim, mühendis sunmak istiyor.

İkincisi, patronların düzeni yürüsün, haksızlığa, hak kaybına, işten atmaya, ücretlerin düşürülmesine, çalışma sürelerinin uzamasına, meslek hastalıklarının artmasına, iş cinayetlerine karşı çalışanlar kol kola girip hesap soramasın diye, hedefe Suriyeli göçmenleri koyup yeni bir düşman yaratıyor.

Burada büyük bir tuzak var. Birlikte mücadele etmekten başka çaresi olmayanların birbirine düşman edilmesi var. Bir kez daha ırkçılık ve milliyetçilik devreye sokuluyor.
Türkiye’de işçiler bu tuzağa düşmemek zorunda.

Suriyelilerin gelmesiyle işsizlik sorununun arttığı doğru ama AKP döneminin tamamında tarihin en yüksek ve en istikrarlı işsizlik rakamlarının yaşanması herhalde Suriyelilerin suçu değil.

Doğrudur, Suriyeliler birçok sektörde kaçak olarak çalıştırılıyor ancak Türkiye’de sigortasız, güvencesiz ve kayıt dışı çalışmanın yıllar boyunca yerleşik bir olgu haline gelmesinde onların en ufak bir payı yok.

Evet, Türkiye’de çalışma saatleri uzuyor, işsizlik artıyor, reel ücretler düşüyor, başta kıdem tazminatı olmak üzere işçi sınıfının kazanılmış haklarına karşı yasalar gündeme geliyor. Patronlar bunlarla sömürüde dikensiz gül bahçesi yaratmak istiyor. Bu saldırılar işçilerin birbirine güvensizliği derinleştirilerek ve örgütsüz bırakılarak hayata geçiriliyor. Göçmen işçiler de sömürü ve saldırı politikalarının aracı haline getiriliyor.

İşte buradaki tuzak olası kayıpların nedeni olarak Suriyeli işçileri görmektir.
Hak gaspını yapanın değil, Suriyeli emekçinin karşısına dikilmek olmaz!
İşçilerin kavgası, bizim kavgamız Suriyeli kardeşlerimizle değil.
Bizim kavgamız Suriyelileri açlığa ve yoksulluğa, el kapılarında dilenmeye mahkûm eden emperyalizmledir.
Bizim kavgamız göçmen işçileri kullanıp sömürüyü katmerlendiren patronlarladır.

O halde mücadele edeceğiz.
Birlikte sömürülüyorsak, birlikte mücadele edeceğiz.
Bu ülkeyi yönetenlerin de dahil olduğu gerici ittifakın ve emperyalist komplonun çökmesi ve insanların kendi ülkelerinde özgürce yaşayabilmeleri için mücadele edeceğiz.
O güne kadar, bu ülkede ucuz iş gücü olarak kullanılmalarına ve işçi sınıfının haklarının gasp edilmesine karşı mücadele edeceğiz.
O halde örgütleneceğiz.
Birlikte sömürülüyorsak, sömürü düzenine karşı birlikte örgütleneceğiz.

Komünist Parti