“Yeter ki gitsin” değil, gitsin ama yetmez!

Boyun Eğme dergisinin Merkez Komite'den sayfasında bu hafta "Yeter ki gitsin” değil, gitsin ama yetmez!" başlıklı yazı yayınlandı. Yazıda "Kanlı bir kör terörün zıvanadan çıkardığı bir halkın önüne konulacak apoletli ya da cüppeli, millici ya da ılımlı İslamcı alternatiflere hazırlanmak, bu alternatifleri “fazla kafaya takmadan” siyaset yapma yolunu seçmek...Yok bizim bunu yapmaya hiç niyetimiz yok. Tembel değiliz." denildi

 

 

“Yeter ki gitsin” değil, gitsin ama yetmez!

Boyun Eğme'nin baskı hazırlıkları neredeyse bitmişken, Antalya Birinci İdare Mahkemesi'nin kararı geldi.

Mahkeme, ateist ailenin ilkokul 4. sınıf öğrencisi olan çocuklarının zorunlu din dersinden muaf tutulmasına karar verdi. Aile, kaymakamlığa bu konuda bir dilekçeyle başvurmuş ve kaymakamlık başvuruyu reddetmişti. Ailenin açtığı davada mahkeme kaymakamlık kararının iptaline karar verdi.

Ailenin başvurusu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni esas alıyordu.

Din ve inanç özgürlüğü, bunlara bağlı olarak ibadet özgürlüğü... Sözleşmenin 9. maddesi bununla ilgiliydi.

Ve devlet eğitim ve öğretim alanındaki görevlerini üstlenirken “ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı” göstermeliydi. Bu da Birinci Ek Protokol'ün ikinci maddesinin konusu...

Sonuçta dava açılırken, ailenin farklı bir inanca sahip olması nedeniyle İslama dayalı bir din eğitiminin çocuklarına verilmemesi gerektiği görüşü esas alınmıştı.

Ateist yani tanrıtanımaz olmalarının mahkeme tarafından ayrımsız olarak “inanç özgürlüğü” kapsamında görülmesi önemli bir ileri adım.

Zorunlu din dersine karşı açılan bir davanın “inanç özgürlüğüne” dayandırılmasının risklerine ve eksikliklerine işaret etmemiz müşkülpesentlik olarak görülmeyecektir herhalde.

Her durumda, bu davanın sonuç alması önemliydi ve cuntadan AKP'ye uzanan zorunlu din dersi dayatmasının aldığı her darbenin değeri vardır.

Öte yandan, Antalya Birinci İdare Mahkemesi'nin kararı, bu eksiği kapatacak kadar ileri gitti.

Mahkeme kararında “müfredatın bilgilerin nesnel ve çoğulcu bir şekilde aktarılmasına dikkat etmesi, ebeveynlerin dini ve felsefi kanaatlerine saygı göstermesi gerektiği”ni belirtti, din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin anayasal zorunluluk olduğuna işaret etti ve “devletin dinler karşısında tarafsız kalarak, bütün dinsel inançları eşdeğer görmesi gerekmektedir. Öğretimde uygulanan müfredatın belirli bir din anlayışını esas alması durumunda, bunun din kültürü ve ahlak bilgisi dersi olarak kabul edilemeyeceği ve din eğitimi halini alacağı açıktır" cümlesiyle kararını sabitledi.

Mahkeme, nesnel, bilimsel ve laik eğitim kararı aldı!

Bu kararın hukuki doğruluk ve gerekçeleri bir yana laiklik ilkesi açısından çok yerinde olduğunu söyleyebiliriz.

“Aile ateisttir, çocuklarını da bu felsefi görüşe göre yetiştirmek istemek haklarıdır. Bu yüzden zorunlu din dersinden muaf tutulma talepleri yerinde görülmelidir” ile yetinebilirdi.

Aile mutlu olurdu, kaymakam sinirlenir ama “nasılsa herkes ben ateistim demeyecektir” diyerek rahatlardı.

Biz de mutlu olurduk. Bir adım, bir adımdır. En kitleselinden olmasa da azımsanmayacak kitlesellikte bir çıkışın önü biraz daha açılırdı.

“İnancımıza uygun değil, sünni İslama dayalı zorunlu din dersinden muaf tutulmak istiyoruz” diyen ve davasını kazanan Alevi aileler var. Aslında ötesi de var.

Fakat bu mahkeme kararı “laik ve bilimsel eğitim” için verilen mücadeleye ayrı bir güç katıyor.

Yazı başlığındaki konuyla benzerlik anlaşılıyor olmalı.

“AKP'yi halk götürecek” diyoruz. “Halk götürmezse saymayız” diyecek ya da bu sözü böyle yorumlayacak kadar salak değiliz.

Tabii bir de “yeter ki gitsin” demek var.

Kanlı bir kör terörün zıvanadan çıkardığı bir halkın önüne konulacak apoletli ya da cüppeli, millici ya da ılımlı İslamcı alternatiflere hazırlanmak, bu alternatifleri “fazla kafaya takmadan” siyaset yapma yolunu seçmek...

Yok bizim bunu yapmaya hiç niyetimiz yok. Tembel değiliz.

Ve üstelik ülkemizde ve bölgemizde iş ciddiye bindi. “Öyle mi demişim hayret” diyerek dününü unutturmak artık kimse için mümkün değil.

Boyun Eğme 24. sayı-18.03.2016