Biraz umut ver?

Boyun Eğme dergisinin Merkez Komite'den sayfasında bu hafta "Biraz umut ver?" başlıklı yazı yayınlandı. Yazıda "Şu aralar Komünist Partililer kendilerine “umutlanalım mı” diye soranlara gülümsüyor ve cevap veriyor: Umutlanalım! Buradayız ve kavgadan kaçmıyoruz." denildi

Biraz umut ver?

Türkiye tarihi bir mücadeleler mezarlığı... Bu mezarlığa yakın zamanda Haziran Direnişi de gömüldü. Haziran Direnişi, sadece birkaç haftaya sığan bir “Taksim Gezi Parkı Direnişi” değildi. Öncesi de sonrası da vardı ve Taksim boşaltıldıktan, devlet geride ölüler bırakarak ve bırakmaya devam ederek asayişi sağladıktan sonra da sürdü. 

“Yavaş yavaş, alıştıra alıştıra, zamana yayarak söndürüldü” demek mümkün değil. Aylar sonra Berkin Elvan’ın cenazesinin Haziran Direnişi içinde büyük ve görkemli bir halk hareketi olduğunu pekâlâ söyleyebiliriz. Cenazeden sonra hızlı bir manevrayla hareketin “sandığa” itiştirildiğini, o gün yaşananların “aman adamlar seçimleri iptal edecekler, sokağa çıkıp provokasyona gelmemeli” tatavası için değerlendirildiğini ekleyerek. Ve bir de şu notu düşerek: Flamasız Gezi türü sembolik zorlamalarla pekiştirilen politik yön ve akılcı liderlik sorunu sürecin bütün aşamalarında belirleyici rol oynadı. 

Yakın tarihimiz bir mücadeleler mezarlığı ve bunun için hayıflanacak halimiz yok. Her şeye rağmen mücadele ediyor toplum, teslim olmuyor. Geride bıraktığı- mız bunca direniş varsa, bu aynı zamanda boyun eğmediğimizi gösteriyor. 

Ve egemenlerin en güçlü oldukları, en yaprak kımıldamaz zamanlarda bile yaşadıkları “yönetememe korkusunu” da açıklıyor. 

Geride bıraktığımız “yarım kalmış” hamlelerin olumsuz sonucu ise açık: Bir şey değişmiyor, bir işe yaramıyor, bundan da bir şey çıkmıyor hissi. 

Bunun yarattığı olumsuz sonuç ise “boyun eğmeyen” halkın, örgütlenmek ve mücadele etmek yerine “umut aramaya” yönelmesi. 

Şurada umut var mı? Buradan bir şey çıkar mı? 

Bu ülkede şu anda umut verici olan sadece iki şey var: 

Birincisi, gericilik bilek güreşini hiçbir zaman kazanamıyor. Bir gün bir otobüs durağında, bir gün bir okulun önünde, bir gün bir meyhanede... Kavga sürüyor, insanlar zorbalıkla, gericilikle, çürümeyle kavga ediyorlar. 

İkincisi, işçi sınıfının bağımsız, devrimci politik örgütlenmesi sürekliliğinin, kalı- cılığının, mücadeleciliğinin ve becerilerinin garanti altında olduğunu gösteriyor. 

Herhangi birinden vazgeçenlerin ormanda umut avcılığına çıkmaktan başka bir seçeneği kalmıyor. 

Şu aralar Komünist Partililer kendilerine “umutlanalım mı” diye soranlara gülümsüyor ve cevap veriyor: Umutlanalım! 

Buradayız ve kavgadan kaçmıyoruz.