Boyun Eğme 55

Haftalık siyasi dergi Boyun Eğme'nin yeni sayısı okurlarla buluşuyor. "Sermayenin hükümeti, düzenin muhalefeti, patronların krizi: Faturayı emekçiler ödemeyecek" manşetiyle yayınlanan dergide, iç ve dış siyasi gündeme ilişkin değerlendirme, analiz ve haberler yer alıyor. 

Dergide öne çıkan kimi konu, başlık ve yazarlar şöyle: 

- Kriz hikayeleri ve emekçiler (Mehmet Kuzulugil) 

Kriz tellalığı yapan yapana. Sanki kriz, hizmetinde oldukları düzenin krizi değil. Sanki bozuk düzen, onların düzeni değil. Sermaye ve partileri, kendi krizlerinden yine emekçiye pay çıkarmak peşinde.

- Emekçileri bekleyen tehlike (Adile Kaya) 

Krizlerin kaynağında kapitalist ekonominin kırılganlıkları var. Öte yandan yapısal sorunlar için hükümetin devreye sokabileceği telafi mezkanizmalarını hafife almamak gerek. "Şimdi patladı" denilerek yapılan kriz tellallığı hükümete güç kazandırırken, krizin de, telafisinin de faturası emekçilere çıkıyor.

- Tüm sorun sapıklar mı? 

Her gün televizyonlarda çocuk evliliklerinin dine uygun olduğunun fetvasını verenleri, bunu ekranda tartışma konusu bile yapacak kadar alçaklaşan tartışma programlarını düşününce bu sapkınların cesareti nerden aldıklarını anlamak zor değil.

- Yine maden, yine cinayet: Fıtrat değil kapitalizm

Geçen hafta kapitalizmin ve patronlarının kirli yüzünü ortaya koyan bir maden faciası daha yaşadık. 16 madenci Şirvan'da toprak altında kaldı. Yandaş ve merkez medya, patronların çıkarları için ağız birliği etti. AKP cinayeti yine fıtrata bağladı.

- Trump'ın ABD'si ve çözümsüzlükleri (Tulga Buğra Işık) 

ABD'nin başına "Irkçı, cinsiyetçi, göçmen karşıtı, bilim düşmanı" olduğunu gizlemeyen birinin geçmesi tartışılmaya devam ediyor. Bunlar liberaller tarafından "arıza" gibi görülse de, çoktan sisteme içselleşmiş durumda. Irkçılıktan arındırılmış, aklı ve bilimi savunan, "liberalizm cenneti" bir ABD yok. Var olan ABD'nin başına Trump'ın geçmesiyse, son derece normal.

- 'Süper' devletler, 'süper' kahramanlar, 'süper' akıllar çağında devrimci olmak (Kemal Okuyan) 

Hayatı hiçbir zaman mutlak güçler, süper bireyler, tıkır tıkır işleyen devletler belirlemiyor. Hayat, son tahlilde emek ve sermaye olarak saf tutan iki temel kuvvetin birbirleriyle giriştiği mücadele tarafından şekilleniyor. Bu mücadelenin iki tarafında da "olağanüstü güçler" yok; bu algı baştan yenilgi anlamına geliyor.

- Şiddet sarmalında kadınlar: Peki biz şimdi kimi alt edeceğiz? 

Kadınları çaresizleştiren, yalnızlaştıran, nesneleştiren, yaşama yabancılaştıran esası püskürtmek zorundayız. Bunu beceremezsek, zorbalık karşısında yakaranlardan öte olmayacak, zaman zaman yükselen sesimizin, yatıştırıcı etkisiyle sakinleşeceğiz. Oysa Koç'un, Doğan'ın, Çalık'ın, Erdoğan'ın gölgesinde çekilen tetiğe karşı, yatışmamız değil kalkışmamız gerekmiyor mu?

- 'Asya kaplanları' ve işçi sınıfı (Ogün Eratalay) 

“Kaplanlar"da ayırt edici özellik ihracata dayalı kurulan ekonomilerde özel sektöre kamu kaynaklarının kuralsızca tahsis edilmesi, firmalardan çok az vergi alınması, derin bir sömürünün yanı sıra otoriter bir siyasi yapının işçi sınıfı hareketinin baskı altına alınması.

- Partide yayın mücadelenin aracıdır

Ekim Devrimi'nin ve partimizin kuruluş yıldönümünü kutladığımız bu ayda, parti yayınlarının tarihinin hatırlanmasında yarar olduğunu düşünüyoruz. 30 yılı aşkın bir süreyi kapsayan yayın faaliyetine dair bir yazı partinin teorik-örgütsel-siyasi gelişimini, derinleşmesini ve yaygınlaşmasını ele almanın ötesinde, söz konusu sürecin atmosferinin izini ana hatlarıyla sürmeye de çalışmalıdır. Burada partimizin 2001'de TKP adını aldığı tarihin öncesiyle yetinmek durumundayız. Sonraki döneme bir başka sayımızda değineceğiz.



İndir