Komünist Parti'den sokağa çıkma yasağına suç duyurusu

Komünist Parti, Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Hakkari, Muş, Batman illerinde hukuka aykırı şekilde “sokağa çıkma yasağı ilanları” ile anayasal hakları zor kullanmak suretiyle engelleyenlerin cezalandırılması talebiyle suç duyurusunda bulundu.

 

28.12.2015 Pazartesi günü yapılan suç duyurusunda;

Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Hakkari, Muş, Batman illeri valileri, emniyet müdürleri, emniyet müdürlüklerinin ilgili personeli, jandarma komutanları, jandarma komutanlıklarının ilgili personeli ve tespit edilen diğer tüm görevliler şüpheli olarak gösterildi.

Dilekçede, ülkemizin içinden geçtiği süreçlerde yaşanan tüm olaylar incelendiğinde, fiili bir olağanüstü hal yaratıldığı; gerçekleşen fiili durum ile birlikte de “hukuk devleti” ilkesinin yürütme organı tarafından yok sayıldığı, pek çok kanuna aykırı uygulama meydana geldiği,   Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Hakkari, Muş, Batman illerinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve güvenlik  tedbiri adıyla uygulanan eylemler ile temel hak ve özgürlüklerin engellendiği belirtildi. 

Tüm yurttaşların haklarının korunmasını ve bu hakların, insanlık tarihi boyunca süregelen tüm birikimlerin de ötesine taşınmasını amacı ve görevi olarak gören Komünist Parti programı ve tüzüğü gereğince, uygulanan yasakların ortaya çıkardığı hak ihlallerine karşı kayıtsız kalınmasının düşünülemeyeceği belirtilen dilekçede, suça konu eylemlerin hukuki niteliği ve gerçekleşen suçun unsurları ile failleri hakkında değerlendirme yapıldı.

Dilekçede, kanunda yer almayan bir tedbirin uygulanmasının açıkça hukuka aykırı olduğu, Anayasa’ya göre ancak sıkıyönetim ve olağanüstü hal ilanı halinde sokağa çıkma yasağı ilan edilebileceği, kanunlarda  yer almayan yasağın kamu görevlileri tarafından kullanılamayacağı, Terörle Mücadele Kanunu’nda, tedbir kapsamında böyle bir yasağın yer almadığı, İl İdaresi Kanunu’da yer alan karar ve tedbirlerin de bu anlama gelmeyeceği belirtilerek, Anayasa’nın yerleşme ve seyahat özgürlüğüne dair sınırlamaların Anayasa’nın 13. maddesi kapsamında yapılması gerektiği vurgulandı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de gönderme yapıldı. Soyut, belirsiz ve sınırsız bir kanun hükmünün yorumlanması yolu ile anayasal hakların kullanımını ortadan kaldırır derecede uygulanmasının kabul edilebilir nitelikte olmayacağı ifade edildi.

Belirtilen illerde “sokağa çıkma yasağı” adı ile başvurulan tedbirler ve sınırlamaların tamamının Anayasa ve kanunlara açıkça aykırı olduğu belirtilerek, faillerin anayasal hakları engelledikleri, bu kapsamda şahsen cezai sorumlulukları bulunduğu, konusu suç teşkil eden emrin hiçbir surette yerine getirilmemesi gerektiği, aksi takdirde yerine getiren ile emri verenin sorumlu olacağı, bu kapsamda suç teşkil eden bir eylem gerçekleşirse bu emri veren ve uygulayanların müşterek olarak sorumlu olacakları vurgulandı.

Dilekçede, sokağa çıkma yasaklarının dökümü örneklenirken, eğitim ve öğretime, çalışmaya ara verilmesi, yaralıların beyaz bayraklar ile hastaneye ulaşma çabası, vefat eden kişilerin defin işlemlerinin bekletilmesi gibi pek çok örnek verildi; yasakların ve bağlı olarak da suçların zincirleme olarak devamı aktarıldı.  Ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan olaylara ilişkin medya haberleri anlatıldı.  Ayrıca, sokağa çıkma ilanı nedeniyle, bölgede işlenen birçok suçun perdelendiği üzerinde duruldu.

Siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak kasten öldürme, kasten yaralama ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemlerinin işlenmesi, insanlığa karşı suç olarak tanımlandı. Hükümet tarafından verilen beyanatlarda da kapsamlı bir plan doğrultusunda, çeşitli kolluk kuvvetlerinin koordinesi doğrultusunda, bu yasakların ilan edildiği/edileceğinin bildirildiği, bu kanunsuzluğun da iktidar partisi tarafından bizzat planlandığını, valilere bu konuda talimatlar verildiğinin açık olduğu anlatıldı.

Şikayete konu suçun asli failinin hükümet partisi olup, valiler başta olmak üzere diğer devlet organlarını bu suça azmettirildiği, bu eylemler neticesinde TCK 77. maddede yer alan insanlığa karşı suçlar başlığı altında düzenlenen suçun maddi ve manevi unsurlarının oluştuğu belirtilerek, faillerin bu madde hükmünden cezalandırılması talep edildi.

Ayrıca, TCK 109. madde kapsamında, sokağa çıkma yasağı ile birlikte kişilerin evlerinde bulunmaya zorlandığı  ya da dışarıdan o bölgeye girişin engellendiği, bu sebeple de bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmanın suç olduğu açıklandı. Yine TCK 112., 113., 117. ve 124 maddeler kapsamında, ilan edilen yasak ile birlikte eğitim ve öğretim hakkının, sağlık hakkının, çalışma hakkının, haberleşme hakkının haksız ve kanunsuz yere engellendiği ve suç unsurlarının oluştuğu da ifade edildi. 

Açıklanan ve re’sen gözetilecek sebeplerden dolayı tespit edilen ve soruşturma neticesinde tespit edilecek şüpheliler hakkında soruşturmanın gerçekleştirilerek şüphelilerin cezalandırılması talep edildi.